Alanya, turizm potansiyeliyle Türkiye’nin gözde bölgelerinden biri olsa da, burada faaliyet gösteren küçük esnaf ve sanatkârlar uzun süredir ciddi sorunlarla baş etmeye çalışıyor. Artan maliyetler, vergi yükleri, yüksek kira, çarpık rekabet ve ülke genelindeki ekonomik istikrarsızlık gibi pek çok sorun esnafı zorlarken, bu süreçte destek görmeleri gereken en önemli kurumlardan biri olan meslek odaları eleştiri oklarının hedefinde.
2025’in ortalarına geldiğimiz, sezonun ha başladı ha başlayacak denildiği şu günlerde, Alanya’daki birçok esnaf, meslek odalarının artık işlevini yerine getirmediğini, sadece aidat toplamakla meşgul olduklarını dile getiriyor.
Elektrik, kira, malzeme ve işçilik giderleri artarken, esnafın rekabet gücü zayıflıyor. Ancak bu süreçte esnaf odalarından herhangi bir çözüm önerisi veya kamu nezdinde güçlü bir savunma beklenirken, alınan tek şeyin “aidat tahsilatı bildirimi” olması tepki çekiyor.
Bir başka eleştiri konusu ise oda başkanlarının aldıkları yüksek maaşlar ve sağladıkları sosyal olanaklar.
(ALTSO Başkanı Eray Erdem ve Şoförler Odası Başkanı Ali Akkaya gibi tek kuruş maaş almayıp, aksine cebinden harcayanları tenzih ederim.)
Esnafın yaşadığı mali zorluklar düşünüldüğünde, bu harcamalar israf olarak görülüyor. Bazı oda başkanlarının kamuoyuna yansıyan lüks yaşam tarzları, bindikleri arabalar, Ankara’ya dosya vermek için gittikleri ‘sözde’ gezilerin maliyetleri, odaların varlığının sorgulanmasına neden oluyor. Yıllardır aynı kişiler tarafından yönetilen odalar, “seçimle gelen ama hesap vermeyen yapılar” olarak nitelendiriliyor.
Odalara yöneltilen en ciddi eleştirilerden biri de yaptırım güçlerinin olmaması.
Esnafın karşılaştığı birçok sorunda, örneğin kayıt dışı çalışmanın yaygınlaşması, haksız rekabetin artması, marka avukatlarının ani baskınları ya da belediye uygulamalarında esnafın mağdur edilmesi gibi durumlarda odaların sadece “seyirci” kaldığı ileri sürülüyor. Oysa ki, yasalarla kurulmuş bu kurumların üyelerini savunma ve temsil etme yükümlülükleri bulunuyor.
Zorunlu üyelik sistemine dayanan odalar, her yıl binlerce lirayı bulan aidatlar topluyor. Ancak esnaflar bu aidatlara karşılık ne tür bir hizmet aldıklarını sorguluyor. Eğitim, danışmanlık, hukuki destek, pazarlama faaliyetleri, fuar katılımı gibi hizmetlerin çoğunun ya verilmediği ya da sembolik düzeyde yapıldığı dile getiriliyor. Bu durum, “Aidat sadece tabela parası mı?” sorusunu gündeme getiriyor.
Gelinen noktada birçok esnaf, meslek odalarının yapısının köklü şekilde değişmesi gerektiğini savunuyor.
Temsiliyetin daha şeffaf ve hesap verebilir bir biçimde sağlanması, oda gelirlerinin denetlenmesi ve yöneticilerin performansa dayalı olarak seçilmesi öneriliyor. Hatta bazı çevreler, mevcut meslek odalarının kaldırılıp yerine daha aktif, gönüllülük esasına dayalı ve sektör temsilcilerinin yer aldığı platformların kurulması gerektiğini düşünüyor.
Bu eleştiriler ışığında bazı yerel yöneticiler ve siyasiler, odaların işlevini yerine getirmediğini kabul etse de, köklü bir reformun zaman alacağını belirtiyor. Türkiye genelindeki odaların bağlı olduğu Türkiye Esnaf ve Sanatkarlar Konfederasyonu (TESK) gibi üst kurumların ise bu eleştirilere sessiz kalması, tepkinin daha da büyümesine neden oluyor.
Sonuç: Güçlü Esnaf İçin Güçlü Temsil Şart
Esnaflık, bir kentin ruhunu oluşturan temel taşlardan biridir. Ancak bu yapının sağlıklı işlemesi için esnafın yalnız bırakılmaması, sorunlarının çözümünde gerçekçi adımlar atılması gerekiyor. Meslek odaları ise bu süreçte ya kendilerini yenileyip etkin hale gelecek ya da yerlerini yeni ve daha dinamik yapılara bırakmak zorunda kalacak.
Alanya’da meslek odası seçimlerinin yaklaştığı, adayların birer birer sahaya indiği ya da inmeye hazırlandığı bir dönemde yükselen bu tartışma, aslında Türkiye genelinde esnaf yapısının ne derece zayıfladığını ve temsil krizinin ne kadar derinleştiğini gözler önüne seriyor.
ASAYİŞ
10 Temmuz 2025ASAYİŞ
10 Temmuz 2025MANŞET
10 Temmuz 2025ASAYİŞ
10 Temmuz 2025EKONOMİ
10 Temmuz 2025ASAYİŞ
10 Temmuz 2025ASAYİŞ
10 Temmuz 2025