Dün Alanya medyasında şöyle bir habere yer verildi…

İğneden ipliğe her şeye zam gelen ülkede, hafta başından itibaren Alanya’daki vatandaşlar ekmek ve simidi zamlı yiyecekmiş.

3 lira olan 210 gram ekmeğin fiyatı hafta başı itibariyle 4 TL, zamdan nasibini alan simit ise 1,5 TL zam görüp 5 TL’den satılacakmış.

Bundan üç beş sene önce olsa, “Vicdansız fırıncılar” başlıkları atılır, kamuoyu kışkırtılır, fırıncılar hedef gösterilirdi.

Geçmişte hem ülke genelinde hem de sıkça Alanya’da bunun çok örneğini gördük.

Ama artık zamları, hayat pahalılığını iliğine kadar hisseden vatandaş, fırıncıya da hak veriyor.

Bakın, geçen senelerde ekmeğe simide zam geldiği zaman bir kısım medya algı operasyonu çeker, fırıncılar hedef gösterilir, zabıtaya fırıncıların depoları bastırılır, deposunda 20-30 çuval un çıkan fırıncıya stokçuluk yaptıkları iddiasıyla ceza yazılır, hatta ibret olsun diye işyeri mühürlenirdi.

Artık o işler bitti.

Vatandaş yemiyor artık bunları.

Ekmekle simitten bahsediyorum.

Bunca zamdan sonra vatandaş yemiyor artık, ekmeği, simidi.

Daha ekmekle simide gelen zammı hazmedememişken…

Akaryakıta dün gece yine 2 liraya yakın zam geldi.

Vatandaş petrol istasyonlarında kuyruktaydı.

Ne alırsak kâr!

İyi de, iki gün sonra bitiyor bu meret.

Üç gün sonra yine almayacak mıyız bunu!

Gece mazot kuyruğuna girip 30-40 litre fazla alınca bitiyor mu sorunlar?

Şehirde tam da ekmekle simit zammını konuşurken, halk otobüsü ücretlerine de zam geldi.

Arabası olan, durumu iyi, benzine mazota parası yeten binmiyor halk otobüsüne.

Orta direk ve gariban vatandaş, asgari ücretle çalışanlar, ilkokul, orta okul, lise çocukları ve üniversiteli gençler biniyor genelde.

Dikkat edin, Alanya’da otostop çeken üniversite öğrencisi sayısında patlama var.

Neden?

Çünkü zaten hayat şartları zor, çocuklar otobüse minibüse para yetiştiremiyor.

Alanya Minibüsçüler, Otobüsçüler ve Servis Araçları Odası Başkanı Paşa Özkan, Alanya’da şehir içi yolcu ücretine yüzde 30, doğu ve batı hatlarındaki otobüslerin yolcu ücretlerine ise yüzde 25 oranında zam geldiğini açıkladı dün.

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Muhittin Böcek’le yapılan görüşme sonucu zam kararı alınmış.

Zamma onay veren CHP’li Muhittin Böcek, peş peşe zamların yaşandığı ülkede 20 yıldır tek başına iktidar olan Ak Parti.

Ne ironik!

Ne trajikomik!

Buna göre; 6 lira 75 kuruş olan bir yolcu, cuma gününden itibaren 8 lira 50 kuruş ücret ödeyecekmiş.

Sıkı durun; öğrenciler de 4.5 TL ödeme yapacakmış.

Otobüsle okula giden çocuğunuz varsa git gel günlük 10 lira, hafta sonlarını saymazsak aylık 200 lira otobüs parası vereceksiniz artık.

Evde iki çocuk varsa çarpı 2.

Okul harçlığı, ayakkabısı, kıyafeti, kırtasiye malzemesi, ıvırı zıvırı siz hesap edin.

Akaryakıta zam gelince, otobüsçü, taksici, minibüsçü de haklı olarak zam yapıyor.

Bundan üç beş sene önce olsa, “Vicdansız şoförler” başlıkları atılır, kamuoyu kışkırtılır, fırıncılar hedef alınırdı.

Geçmişte hem ülke genelinde hem de sıkça Alanya’da bunun çok örneğini gördük.

Ama artık zamları, hayat pahalılığını iliğine kadar hisseden vatandaş, şoför esnafına da hak veriyor.

Bakın, geçen senelerde taksiye, minibüse, otobüse zam geldiği zaman bir kısım medya algı operasyonu çeker, şoför esnafı hedef gösterilirdi.

Artık o işler de bitti.

Vatandaş, tıpkı ekmekle simit zammında olduğu gibi, ulaşım zammının da gerekçelerini biliyor.

Sözün özeti…

Uzaya gönderecek Türk arayan canım ülkemin yöneticileri, zamları engelleyemediği için kendi vatandaşının desteğini kaybediyor.

Anketlerin seyri değişti.

Durum kritik!

Misal, ev kiraları aldı başını gidiyor.

Alanya Mahmutlar’da 3 harfli zincir mağazalardan birinin kasasında, üç dairesi olan mülk sahibi ile onu eskiden beri tanıyan emlakçı karşılaşıyor.

Emlakçı, “Senin evleri hemen boşalt, müşterim hazır, şimdiki kiranın en az 3 katına hemen bugün kiraya vereyim” diyor.

Sıkı durun, mülk sahibinden şu yanıt geliyor: “Ben, üç beş kuruş için kendi ülkemin vatandaşını evden çıkarıp sokağa atacak kadar zalim değilim.”

Bakın beyler, abiler, ablalar…

Parası olan, ülkesinden parayla gelen Ukraynalı veya Rus, zaten parayı bastırıp evini satın alıyor.

Asıl parası olmayan, kirada oturmak zorunda kalan, hatta nakit parası bittiği için küpesini yüzüğünü satıp emlakçıya vermeye başlayanlar büyük tehlike!

Neden?

Çünkü yasa gereği 6 aylık kira kontratı getirmezse oturum izni alamıyor, ancak turist vasfıyla ülkemizde dolaşabiliyor, onun da süresi en fazla 15 gün.

Ama mecburen aylık 17.500 liradan (bin Euro) 6 aylık parayı peşin verince, emlakçı hemen kontrat imzalıyor, savaştan kaçıp ailesiyle Alanya’ya sığınan, canını zor kurtaran Ukraynalı bu kontratı ilgili kuruma götürüp 6 aylığına canını, malını, ailesini garanti altına alıyor.

Kiralardaki arz talep dengesizliğinin en büyük sebebi bu!

Lütfen buraya dikkat!

Emlakçı ile mülk sahibi biliyor ki, savaştan kaçıp canını kurtaran Ukraynalının, en az 6 ay ülkesine dönmemesi için en az 6 aylığına kira kontratı yapmaya ihtiyacı var.

Bu yüzden emlakçı veya mülk sahibi biliyor ki, 1+1 eve aylık 10 bin lira istese Ukraynalı vermek zorunda, çünkü o kontratı başka türlü alma şansı yok!

“Belki savaş üç beş haftaya biter, biz de ülkemize döneriz” umuduyla 6 aylığına veya 1 yıllığına parayı verip “kan kustum, kızılcık şerbeti içtim” diyor pek çok Ukraynalı.

Peki ne yapmalı?

Bunun bir çözümü yok mu?

Elbette var!

Hem Ukraynalıları fahiş kiralardan kurtarmak için, hem Alanya’daki yüksek kiraları düşürmek için, hem de ileride doğabilecek Türk mülk sahibi ile Ukraynalı kiracı kavgalarını şimdiden önlemek için, “6 aylık kira kontratını getir, 6 aylık oturum iznini al” kuralını acilen değiştirmek gerek.

Belki şükela komisyonlarla hayatında görmediği paraları kazanan emlakçılar bize kızacak, belki geçen seneye kadar konserve kutusundan hallice evlerinden aylık 2 bin lira kirayı zor alırken bir anda çılgın paralarla başı dönen mülk sahipleri bize darılacak ama…

Bu işin başka bir formülü, kurtuluş reçetesi yoktur.

Hem Alanya’daki hem de Ankara’daki abilerimize, arkadaşlarımıza önemle arz ederim…

-BİTTİ-